Haber

Almanya’da aşırı sağ AfD’nin yasaklanması tartışılıyor

Almanya’da ‘toplu sınırdışı planı’nın tartışıldığı kapalı toplantının basına yansımasının ardından aşırı sağ parti AfD’nin yasaklanmasının bile önerildiği bir tartışmayla boğuşuyor.

Bomba etkisi yaratan gelişmeler zinciri, aşırı sağın önde gelen isimlerinin katıldığı bir toplantıda “vatandaş olmayanların toplu sınır dışı edilmesi planı”nın tartışılmasıyla başladı.

Daha sonraki tepkiler büyük protestolara dönüştü.

Almanya’da ikinci parti konumunda bulunan Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD), siyasi rakipleri tarafından skandal bir şekilde karalandığını öne sürüyor.

AfD milletvekili Bernd Baumann bu hafta iktidar koalisyonu partilerinden siyasetçilere yaptığı konuşmada, “Panik yayılıyor. Korkunuzun kokusunu alabiliyoruz” dedi.

Söz konusu toplantının Kasım ayında Berlin yakınlarındaki Potsdam’da bir otelde yapıldığı belirtiliyor.

Araştırmacı gazetecilik kuruluşu Correctiv, toplantıya AfD’nin üst düzey isimlerinin yanı sıra neo-Nazi olduğu bilinen kişilerin de katıldığını yazdı.

Toplantıda eski Şansölye Angela Merkel’in partisi merkez sağ Hıristiyan Demokratlar’ın (CDU) en az iki üyesinin de hazır bulunduğu iddia edildi.

CDU, bu iddianın parti yetkilileri tarafından “incelendiğini” duyurdu.

Toplantıda milyonlarca mültecinin yanı sıra “asimile edilemeyen ve Alman asıllı olmayan kişilerin” de vatandaş olsalar bile üçüncü bir ülkeye gönderilmesinin tartışıldığı öne sürüldü.

Toplantıya ilişkin bazı haberlerde ülkenin Nazi geçmişine de göndermeler yapılıyordu.

Bu toplantı, Nazilerin Yahudileri toplama kamplarına göndermeyi planladığı II. Dünya Savaşı’ndaki toplantılarla karşılaştırıldı.

1945 karşılaştırması yapılıyor

Haber yayınlandıktan sonra Berlin, Köln ve Hamburg’da da AfD karşıtı büyük mitingler düzenlendi.

Hamburg’un merkez sol Belediye Başkanı Peter Tschentscher, en az 50 bin kişinin katıldığı gösteride AfD’ye şunları söyledi: “Hep birlikte, ülkemizin ve demokrasimizin 1945’ten sonra ikinci kez yok edilmesine izin vermemeye kararlıyız.” mesajı verdi.

Protestoya katılan pek çok kişi plan karşısında şok olduklarını ve AfD’nin kazandığı siyasi güçten duydukları endişeyi dile getirdi.

Latin Amerika kökenli bir Alman vatandaşı, “Kendimi tehdit altında hissettim ve Almanya’dan ayrılma planları yapmaya başladım. Artık burada kendimi rahat hissetmiyorum” dedi.

Gösterilere katılanlara şükranlarını ifade ettiği konuşmasına Almanya Başbakanı Olaf Scholz devam ederek, herhangi bir sınırdışı planının “demokrasimize, dolayısıyla hepimize saldırı” anlamına geldiğini söyledi.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser de, ülkelerine geri dönme fantezisi kuranların, Nazilerin ırkçı yasalarıyla benzer ideallere giden yolu açtığını savundu.

Faeser partinin kapatılması olasılığını reddetmedi ancak bunun son adım olarak kullanılabileceğini söyledi.

AfD yönetimi tartışmalara müdahale etmeye çalışıyor.

Bunun gizli değil “özel bir toplantı” olduğu ve parti tarafından organize edilmediği konusunda ısrarcı açıklamalar yapıldı.

AfD eş lideri Alice Weidel, “Elbette Alman vatandaşlığına sahip herkes halkımızın bir parçasıdır” diyerek eleştirileri yatıştırmaya çalıştı.

Weidel, Alman pasaportunun herkese verilmemesi gerektiğini de savundu ve partisinin kapatılması tartışmalarını kınadı:

“Sol görüşlü aktivistlerin, Stasi yöntemlerini kullanarak saygın vatandaşlar hakkında casusluk yapmak amacıyla özel bir toplantıya saldırması skandaldır.”

Ancak Weidel bunları söyleyerek, toplantıya katılan baş yardımcısı Roland Hartwig ile arasına açıkça mesafe koymuş gibi görünüyor.

Toplantıda toplu sınır dışı planının, daha önce İngiltere’ye girişi yasaklanan Avusturyalı aşırı sağcı aktivist Martin Sellner tarafından sunulduğu iddia edildi.

Raporda, Kuzey Afrika’da 2 milyon insanı barındırabilecek bir “model ülke” için sınır dışı planının masada olduğu belirtildi.

Martin Sellner daha önce kamuoyunda “ülkesine geri dönüş” fikrini dile getiren bir isimdi. Haberin ortaya çıkmasının ardından yaptığı açıklamada, “yalancı” olmakla suçladığı basın tarafından “sınır dışı” tabirinin büyük bir plan gibi sunulduğunu iddia etti.

Toplantıya tepki gösteren Federal Meclis üyesi 25 sosyal demokrat siyasetçi, AfD’nin kapatılması için gerekli şartların yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirilmesi için davette bulundu.

Ancak bu davete karşı çıkan hukukçular ve siyasetçiler var.

Anayasa hukukçusu Horst Meier bunun yasal olarak mümkün olduğunu ancak yanlış bir adım olacağını savunuyor.

BBC’ye konuşan Meier, “Partiler arasındaki rekabet mahkemede değil siyasi sahnede olmalı” diyor.

Alman Anayasası, “özgür demokratik düzeni” ortadan kaldırmaya çalışan partilerin anayasaya aykırı sayılması gerektiğini belirtiyor.

1950’li yıllarda Batı Almanya Eyaleti’nde iki parti kapatıldı. Bunlar aşırı sağcı Sosyalist Reich Partisi ve Komünist KPD’ydi. Ancak daha sonra neo-Nazi NPD’ye karşı açılan davalar da dahil olmak üzere herhangi bir emsal çıkarılmadı.

Almanya Şansölye Yardımcısı Robert Habeck bu hafta AfD’yi Almanya’yı Rus tarzı otokratik bir devlete dönüştürmek istemekle suçladı.

Bazı siyasi yorumcular bu açıklamayı AfD’nin kapatılması çağrılarının pekiştirilmesi olarak yorumladı.

Ancak Habeck, ünlü Stern dergisine böylesi yasal bir girişimin başarısız olmasının büyük zararlara yol açacağını söyledi.

CDU Milletvekili Thorsten Frei de temkinli bir tavırla şöyle diyor: “Kendimize farklı bir soru sormalıyız. Eğer AfD gibi bir parti anketlerde bu kadar yüksek oy alıyorsa bunun bir nedeni olmalı. “Seçmenlere hakaret etmenin hiçbir anlamı yok” diyor.

Almanya İçin Alternatif Partisi anketlerde iktidardaki Hıristiyan Demokratların ardından ikinci siyasi iktidar konumunda görünüyor.

Hareket, koalisyondaki Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve Özgür Demokratların önünde yer alıyor.

Oylarındaki artışın nedenleri ise seçmenlerin bölünmüş hükümetten duyduğu memnuniyetsizlik, hayat pahalılığı ve göçmen kaygıları olarak gösteriliyor.

AfD ayrıca Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de büyük kazanımlar elde etmeyi umuyor.

Partinin önümüzdeki Eylül ayında doğudaki üç eyalet olan Thüringen, Saksonya ve Brandenburg’da yapılacak seçimlerde birinci çıkması muhtemel.

Bir partiyi kapatmaya yönelik herhangi bir girişim, hukuki sakıncaların yanı sıra önemli siyasi tehlikeler de doğurabilir.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bu gündemde demokrasiyi savunmak için “mevcut tüm araçları kullanacağına” söz veren bir açıklama yaptı.

AfD ırkçılığı reddediyor ancak ülkenin iç istihbarat birimlerinin denetimi altında olduğu da bir sır değil.

Parti doğudaki Saksonya eyaletleri, Thüringen ve komşu Saksonya-Anhalt’ta aşırı sağcı bir örgüt olarak sınıflandırılıyor.

Kamuoyu araştırma enstitüsü Forsa’nın RTL Almanya adına yaptığı araştırmaya göre, aşırı sağcı ve göçmen karşıtı AfD, geçen yılın başından bu yana oy payını Başbakan Olaf Scholz’un Sosyal Demokrat Partisi’ni geride bırakarak yüzde 22’ye kadar artırdı. Demokrat Parti (SPD). Ülkenin en güçlü ikinci siyasi partisi oldu.

haber-harran.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort